23 Mayıs 2012 Çarşamba

Erasmus'un Benden Aldıkları...

Erasmus benim üniversiteye başladığım seneden beri hayallerimi süslüyordu. Hatta önceleri Şeyda ile plan yapıp beraber gitmeye karar vermiştik, bir de araştırıp ülke bile seçmiştik. Sonra ikimiz de sınava aynı sene girdik ama farklı dönemlerde farklı ülkelere gidiyorduk. Olsun dedik, ortak bir tarih oluşturup o yurda dönmeden ben erkenden giderdim, bir yerde buluşurduk elbet. Gel gelelim ikimiz de aynı tarihlerde yurt dışındaydık ama Şeyda dönüş hazırlığı yapıyordu ve sınavları vardı, ben ise daha yeni buz gibi bir ülkeye ayak basmıştım, değil ülke değiştirecek burnumun ucunu dışarı çıkaracak halim yoktu. Şeyda'nın sınavları bitti ve İstanbul'a dönüş yaptı. Ben ise Litvanya'daki 5 ayımdan gün eksiltmeye başladım.

Gizem havaalanına beni yolcu etmeye gelmişti, en son o zaman görüşmüştük. Uçağa binmeden 2 gün öncesinde ise Melike, Kübra ve Gizem'le buluşup bol kahkahalı bir buluşma yaşamıştık. Yarı yıl tatilinin ilk günlerinde Serap, Kübra ve ben İstanbul'a ayak basışımızın şerefine bir güzel gezmiştik. Bolu'dan ayrılmadan önce ise Şeymik, Büş, Tuç, Sevilay, Şura ve Gülbeyaz ile vedalaşmıştım.

Şimdilerde, Şeyda mezuniyetine hazırlık yapıyor ve ben yanında olamıyorum. :( Kaç senelik, her şeyimi paylaştığım oda arkadaşımın mezuniyetini  görüp, Bolu'ya veda edişine şahit olamıyorum, fotoğraflarında yer alamıyorum. :( Bölümdaşlarımla oturup sıkıla sıkıla finallere çalışırken kafaları kırıp saçma sapan muhabbetlere ortak olamıyorum. :( Serap ve Büş ile yer sehpası etrafında yüzlerce kağıdın ve notun arasında kaybolamıyorum. :( Bir İstanbul kaçamağımda Gizem ve Şeyda ile buluşup doyasıya eğlenip gezemiyorum. :( Şeymikin kahkahalarını ve bana söylediği ilginç(!) şarkıları duyup kıvırcık saçlarıyla oynayamıyorum. :( Tuç'un sohbetleri koyulaştıran kahvelerini içemiyor, yemeklerini tadamıyor, ilginç araştırmalardan okuduklarını dinleyemiyorum. :( Şur'un ve Sevilay'ın mezuniyet coşkusuna ortak olamıyorum. :( Melike ve Serap'ın odasına çat kapı giremiyorum. :( Serap'la dünya kadar tanımı bir kaç saat içinde ezberlemeye çalışırken o hallerimize video çekemiyorum. :(
Arkadaşlarımı bir camın arkasından izliyormuş gibi sadece skype sayesinde görüyor ve duyuyorum.
Artık ben evime dönmek istiyorum.
Ben herkesi çok ama çok özlediiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiim! 
Gizem, Şeyda, Kübra, Serap, Melike, Büş, Tuç, Şeymik, Sevilay, Şuur, Güllü bu yazı hepinize gelsin, ben sizi çok özledim duyun sesimiiiiiiii!!!!

21 Mayıs 2012 Pazartesi

Street Musicians Day in Vilnius

Polonya gezisinin yorgunluğunu henüz üstümden atamamışken çok merak ettiğim Street Musicians Day'de Gedimino'dan başladım yürümeye... Her köşede ayrı bir müzisyen ayrı bir şenlik vardı. Kimileri beni çok şaşırttı kimileri ise çok güldürdü...
İşte benim kamerama takılan görüntülerden hazırladığım küçücük bir kolaj... :)
http://www.youtube.com/watch?v=foWSsIPrmII

Not:İlk fırsatta uzun uzun Polonya gezimizi de anlatacağım... :)

Kaunas

Tarihler 10 Mayıs 2012'yi gösterirken biz Kaunas'taydık. Kaunas Litvanya'nın Vilnius'a 1 buçuk saat uzaklıkta olan başka bir şehri. Merak ettik koyulduk yollara... Litvanya küçük Vilnius daha da küçük derken artık Kaunas küçücük diyoruz. :)
İlk olarak tavsiye üzerine, hiç de sevmesem, hayvanat bahçesine gidelim dedik. Gitmez olaydık görmez olaydık, hayvanların nasıl hapsedildiğine en yakından şahit olduk! Bir kutup ayısının küçücük bir yerde ne işi var allasen!
Kutup ayılarının ve diğer hayvanların ağlamaması için ne gerekiyorsa yapılmalı bir an önce!

Moral bozukluğuyla yolumuza devam ederken bir çocuk parkına rastladık ve çok eğlendik. :)

Ben Kaunas'a ısındım ve sanırsam o da bize çünkü hava sıcacıktı! :)

Ve gezimiz deli gibi arayıp zar zor bulduğumuz caddedeki kilisenin önünde verdiğimiz pozlarla son buldu... :)

Eğer Litvanya'daysanız ve vaktiniz varsa bence Litvanların sokakta gülümseyerek gezdiği bu sakın şehri ziyaret etmelisiniz... :)

20 Mayıs 2012 Pazar

Bugün Ben 22 Oldum! :)

Doğum günleri sevdiklerimle bir araya gelmek için hep bahane olmuştur benim için... Bugün ben 22 oldum ve ailemden, çok sevdiğim dostlarımdan ve arkadaşlarımdan uzaklarda girdim yeni yaşıma. Çok uzaklarda olmama rağmen onları yanımda hissedebildiğim pek çok hediyem vardı.

Aylar önce buraya gelmeden veda yemeğinde aldığım hediyelerimin arasında doğum günümde açmak üzere yazılmış olan mektuplarım...  :)

Oda arkadaşım tarafından yazılmış "Hayatımın Mektubu" ... :)

Canlar tarafından yapılmış ve hazırlanış videosu en güzel doğum günü hediyelerimden biri olan pastam.. :)



Ve Vilnius Uzupis deresi kenarındaki bahar temalı doğum günüm... :)



Doğum günü salıncağım... :)

Ben uzaklarda olsam da hep benim yanımda olan, olacak olan çok sevdiğim ve çok sevildiğim canlarım hepinize bir de buradan teşekkür ediyorum... :) Ve ayrıca, bana Litvanya'da unutamayacağım güzel bir doğum günü yaşattığınız için sizlere de teşekkürler; Gökçe, Melike, Ece ve Sefa... :)


15 Mayıs 2012 Salı

Polonya Yolcusu Kalmasın! :)

Sonunda Polonya'ya gidiyoruz... :) Saat 22:00'da otobüsümüz var ve cuma günü tekrar Vilnius'a dönmüş olacağız, dönünce Polonya maceralarımızı da anlatacağım. :) Sağlıcakla kalın... :)

13 Mayıs 2012 Pazar

Paskalya Tatilimiz

Mart sonu-nisan başı 9 günlük paskalya tatilimiz vardı, biz de bundan istifade edip başladık bilet bakmaya... Günlerce süren nereye gitsek acaba, kalacak yerleri nasıl ayarlayacağız, hangi ülkeye önce gideceğiz, aradan bir ülke çıkarsak mı, havalar ısınınca gitsek daha iyi mi olur, hangi şehre kaç gün yeter gibi bir dünya karmaşanın ardından aklımızda olan 3 büyük ülkeye gitmeye karar verdik. Kaç gece sabahladım ve sabah pes edip yattım hatırlamıyorum ama en son gece saat 5'te beşimiz de Vilnius-Roma, Pisa-Girona, Barcelona-Paris, Paris-Vilnius biletlerimizi almıştık ve çok mutluyduk. Yaşasındı çünkü GİDİYORDUK! Biletlerimizi 3 hafta öncesinden aldık fakat hostellerimizi son günlere bıraktık ne yazık ki, yine de şansımız yaver gitti ve yer bulabildik...
28 Mart sabahı sırt çantalarımız alıp 9 günde 3 ülke 6 şehir gezmeye başladık...

İlk durağımız Roma'ydı...

Roma'da 2 gece geçirip trenle Floransa'ya geçtik...

Floransa'da bir gece kaldıktan sonra da sırada Pisa vardı...

Sonra, Pisa'dan Barselona'nın küçük bir şehri olan Girona'ya uçtuk...

Ve nihayet Barselona'daydık! :)
Barcelona'daki 2 geceden sonra son durağımız Paris'ti...

Gezimiz bol koşuşturmacalı, 2 gece havaalanında bir gece hostel lobisinde sabahlamacalı, kazasız belasız ve çok eğlenceli geçti. :)

Geziden Notlar:
İLK gece Roma'da pizza yedik ve 7 euro pizzaya ödediğim yetmiyormuş gibi bir de 1.5 euro servis ücreti aldılar tam oldu derken, marketler kapalı olduğu için 1.5 litrelik suya 2 euro vermek zorunda kaldık, hayatımın en pahalı pizzasının üstüne bir de suyunu içtim.
ÜÇÜNCÜ gün sabah kahvaltıda "Latte" istedim ve bol köpüklü süt geldi. Biz Latte istemiştik deyince de "Latte is milk." cevabını aldık, süt de bana afiyet oldu.
ÜÇÜNCÜ akşam, tek akşam yemeği veren hostelimizde içinde biber olduğunu zannedip şipariş verdiğimiz pizza etli çıkınca akşam yemeğimiz 5 kişiye 2 pizza nasıl yeter sorusunun cevabı oldu.
DÖRDÜNCÜ geceyi Girona'nın havaalanında geçirdik. Yerde yatan amcaların evsiz olduklarını tartışıp iki büklüm sabahı ettikten sonra amcalar uçaklarına binip gittiler ve biz evsizleri oynamaya devam ettik.
BEŞİNCİ geceyi neredeyse hiçbirimiz hatırlamıyor sanırım, 12 saatten fazla uyumuş olabiliriz.
YEDİNCİ gece de Barselona'nın havaalanında sabah 6'daki uçağımızı bekledik ve herkes bir kaç saat de olsa mışıl mışıl uyudu (ben bile), artık alışmıştık, havaalanları evimiz gibiydi.
SEKİZİNCİ gece nihayet Paris'teydik ama çok yorgunduk, Ece küçük bir tur için dışarı çıkıp bankta mola verdiğimizde bankta uyuya kaldı ve hostele dönüp biraz uyuduktan sonra tekrar dışarı çıktık.
DOKUZUNCU geceyi ise (tesadüfen havaalanın kapandığını bir önceki gece internetten öğrenmemiz ile ne yapacağımızı bütün gün düşündükten sonra hostel lobisinde sabahlayabilir miyiz sorusuna evet cevabı alınca) yeniden evsizleri oynayarak geçirdik.
Daha anlatacak çok şey var;
Barselona'da bir teyzenin bize kızması ve bizim onu dakikalarca şaşkınlık içinde dinlememiz,
Ece'nin Fransız ekmeği ile boğuluşu,
Gökçe ve Melike'nin başka bir odada Çinlilerle kalmak zorunda olması ve Melike'nin korkuyla odamıza gelip hortlak gördüğünü iddaa etmesi (çok yaşlı bir teyzeydi sadece:))
Ve daha neler neler... :)